Bilinmesi gereken en önemli fark budur. İkisi arasındaki farkı her insan muhakkak bilmelidir. Allah için sevmek imanın kemâlinden olur. Allah yanında başka şeyleri de sevmekse şirkin kendisidir.
Aralarındaki fark şudur:
Allah için seven kişi, sevgisinde Allah sevgisine uymaktadır. Allah sevgisi kulun kalbinde yerleşince, bu sevgi Allah'ın sevdiği şeyleri sevmeyi de zorunlu kılar. Dolayısıyla kişi Rabbinin dostunun sevdiğini sevince bu sevgisi Allah için olmuş olur. Allah'ın Rasûllerini, meleklerini, dostlarını Allah sevdiği için sevmek böyledir. Yine Allah'ın öfkelendiği şeylere öfkelenmek de böyledir.
Allah için sevmenin ve öfkelenmenin alâmeti Allah'ın öfkelendiği şeye olan öfkesi, kendisine ihsanından, hizmetinden ve ihtiyaçlarını gidermesinden dolayı sevgiye dönüşmemesidir.
Ayrıca Allah'ın sevdiği şeye karşı olan sevgisi de, o kimseden hoşuna gitmeyen bir karşılık gördüğünde bilerek veya bilmeyerek, Allah'a itaat kastıyla veya tevil ederek, içtihat ederek, haksızlık yaparak kendisine kötülüğü geldiğinde, öfkeye dönüşmemesi de Allah için öfkelenmenin alâmetidir.
O halde din şu dört esas etrafında dönmektedir: Sevmek, öfkelenmek. Sevmek ameli, öfkelenmek ise terki gerektirir.
Bu anlamda, sevgisi öfkesi, ameli ve terki Allah için olan kimsenin imanı olgunlaşmıştır. Öyle ki bu kul sevince Allah da sever, öfkelenince Allah da öfkelenir. Amel işleyince Allah için işler, bir şeyden uzaklaşınca da Allah için ondan uzaklaşır. Bu dört esas ne ölçüde noksanlaşırsa o ölçüde iman ve dini de noksanlaşır.
Bu anlattıklarımız Allah'ın yanında başka şeyleri sevmekten farklıdır. Bunun iki kısmı vardır. Ya tevhidin aslına yönelik olur ki bu şirktir. Yahut da İhlasın kemaline, Allah sevgisine yönelik olur ki bu kişiyi dinden çıkarmaz.
Birinci kısım sevgi, müşrikleri putlarından, ilahlarından dolayı sevmektir. Bu hususta Yüce Allah: "İnsanlardan kimi Allah'tan başka eşler tutar, Allah'ı sever gibi onları severler" (Bakara 165) buyurmuştur. Ayette anlatılan müşrikler, Allah'ı sevdikleri gibi Allah'la beraber kendi putlarını, ilahlarını da sevmektedirler.
Bu tür sevgiler; tanrılar edinmek ve peşinden korku, ümit, kulluk ve dua gelen dostluktur. Yine bu tür sevgiler Allah'ın asla affetmeyeceği sırf şirktir. Allah'a ortak koşulan bu eşlere düşmanlık besleyip, hem bunlara hem de Allah'a eşler koşanlara öfkelenip onlarla harb etmedikçe, kızışmadıkça iman asla tamamlanmaz.
Yüce Allah bütün Rasûllerini, bütün kitaplarını bu müşrikler için göndermiş; şirk sevgisinde olanlara cehennemi, bunlarla harb edenlere, Allah'ın rızası için bu konuda onlara düşmanlık besleyen mü'minlere ise cenneti yaratmıştır. O halde arştan başlayarak yere kadar ikisi arasında herhangi bir şeye ibadet eden herkes, Allah'ın dışında bir ilah, bir dost edinmiş olmakta, bütün bunları ma'bud edinerek Allah'a şirk koşmuş bulunmaktadır. Bu tür ma'budlardan en kısa zamanda kurtulmak gerekir.
İkinci kısım sevgi, Allah'ın nefislere hoş gösterdiği kadınları, çocukları, altını, gümüşü, cevâd atları, hayvanları ve tarlaları sevmektir ki, bu sevgi, karnı aç kimsenin, yemeği, susuz kimsenin de suyu sevmesi gibi arzulama cinsinden bir sevgidir.
Bu sevgi üç kısmıdır. Eğer kul bununla, Allah'a ulaşmayı, rıza ve taatinde destek olup mükâfatım almayı arzulayarak seviyorsa bu, Allah'a olan sevgi kısmındadır. Bununla Allah'a ulaşır, bunlardan faydalanma hazzını duyar. Dünyada kadınlardan ve güzel kokulardan insana sevdirilen en güzel sevgiler böyle sevgilerdir.
İnsanın bu iki şeye sevgi göstermesi, Allah'ı sevmesine, vahyi tebliğ etmesine ve emrine uymasına yardımcıdır.
Yok eğer bu sevgi, tabiatına, heva ve isteğine uygun olarak gerçekleşiyor, ayrıca bunları Allah'ın sevdiği ve razı olduğu şeylere tercih etmeden sırf tabî meyil suretiyle seviyorsa bu mubahlar kısmındandır. Sevgisinden dolayı cezalandırılmaz, ama Allah'a ve O'nun sevdiği şeylere olan sevgisi noksanlaşır.
Yok eğer sevdiği şey, onun amacım, muradını oluşturuyor, elde etmek, kazanmak için gayretini sarf ediyor ve bunu da, Allah'ın sevdiği, razı olduğu şeye tercih ediyorsa, bu kimse, nefsine haksızlık etmiş, hevasına uymuştur.
O halde birinci kısım sevgi, imanda ileri olanların sevgisi, ikinci kısım sevgi, imanda orta yolu takib edenlerin sevgisi; üçüncü kısım sevgi ise zâlimlerin sevgisidir.
Allah için sevmekle, Allah ile beraber başka şeyleri sevmek arasındaki ortak ve farklı noktaları iyi düşün. Çünkü emmâre nefisle mutmain nefsin birbirleriyle harb ettiği yer burasıdır. Hidayete eren, ancak Allah'ın hidayet verdiği kimsedir.