Cömert kimse, hediyeyi yerli yerince dağıtan akıllı kimsedir. İsrafçı ise savurandır. İsrafçının tasarrufları, bazen yerini bulsa da çoğu kez yerini bulmaz. Bunun izahı şu:
Yüce Allah hikmeti gereği malda bir takım vecibeler koymuştur.
Haklar iki kısımdır: Vazife hakları, fazilet hakları.
Vazife haklarına zekât ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere verilen vacib nafakaları misal olabilir.
Fazilet hakları ise, misafirin hakkı, aldığı hediyenin karşılığını vermemek ve ırzından emin olunmayan kişilere vb. karşı haklar.
Cömert kimse gönül rızasıyla, hoşnutluğuyla, dünyada bedelini, ahirette ise sevabını umarak, malına düşen bu vecibeleri yerine getirmeye çalışan kimsedir. Dağıtılan mal, kalbini zorlamadan, nefsindeki genişlikle, göğsünün açıklıkla gerekli yerleri bulur.
İsrafçı ise böyle değildir. İsrafçı kimse, hevasıyla şehvetiyle, maslahatı gözetmeden, sınırsız olarak ölçüsüz bir şekilde malına el atar. Malı üzerindeki tasarrufu çok az yerini bulur.
Cömert kimse, münbit araziye buğday tanesi atan; attığı tohumların verimli ve münbit yerler olmasına dikkat eden kimse gibidir. Bu haliyle o, israfçı ve sefih sayılmaz.
İsrafçı ise, elindeki tohumu çorak ve sert yerlere atan; uygun yerlere attığını da üst üste, dağınık bir şekilde saçan kimseye benzer. Çorak ve sert yerlere atılan tohum, zayi olur. Verimli yerlere atılan ise üst üste yığılmıştır. Üst üste atılan tohumların bazı ürünlerini, kalanlarını korumak ve yerin terbiye gücünü azaltmamak için kesmelidir.
Yüce Allah, son derece cömerttir. Yani, Allah'ın cömertliği yanında, ulvî ve süflî âlemde bulunan bütün cömertler, dünya denizinde bir damla kadardırlar. Ayrıca diğer cömertler de O'nun cömertliği eseridir. Bununla beraber, Allah'ın takdiri, cömertliği dilediği kimseye iner, bu hikmetiyle çekişmez. Her ne kadar çoğu insan muttali olamasa da Allah atiyyelerini gerekli yerlere verir. Şüphesiz Allah, fazlını kime vereceğini ve hangi mahallin buna layık olacağını en iyi bilendir.
İktisat ile cimrilik arasındaki fark:
İktisatlı olmak, iki huydan doğmuş güzel bir ahlâktır. Bunlar adalet ve hikmettir. Adaletle harcama ve elinde tutma dengelenir. Hikmetle de bunlardan her biri layık olduğu yere konur. İki kötülenmiş uç arasından iktisad doğar. Âyeti celîlede: "Ellerini boynuna bağlanmış yapma, tamamen de açma. Sonra kınanır, hasret içinde kalırsın” (İsra 29)
“Harcadıkları zaman ne israf ederler ne de cimrilik yaparlar. Harcamaları bu ikisinin arasında dengeli olur” (Furkan 67) ve:
"Yiyiniz, içiniz; israf etmeyiniz” (A’raf 31) buyurulmuştur.
Cimrilik ise güçsüz nefisle kötü zandan doğmuş kötü bir huydur. Kişi şeytanın va'dine kanarak hırs sahibi olur. Helû' bir şeye karşı şiddetli hırslı olmak, onun şerrine katlanmaktır. Malı bitirme tüketme korkusu, cimriliğe götürür. Nitekim Yüce Allah: "Doğrusu insan hırslı yaratılmıştır. Kendine kötülük dokununca sızlanır. Kendisine hayır dokununca da onu sıkı sıkı tutar”(Mearic 20-21) buyurmuştur.